1918
* Tarımda benzin motorlu
traktörler kullanılmaya başladı. Üretimin
artmasıyla birlikte çiftçiler yalnız kendi
gereksinimlerini karşılamak için değil,
piyasaya mal satmak için de çalışmaya
başladılar.
1917
* Sonar kullanılmaya başladı.
Ses dalgaları yoluyla cisimlerin yerini
saptayan bu aracın temel ilkeleri
Fransız fizikçi Paul Langevin tarafından
ortaya atılmıştı. Gemilerde ve
denizaltılarda genel kullanım alanı
bulan sonar, deniz yolculuklarını daha
güvenli kıldı.
1916
*
Einstein "Genel
Görelilik
Kuramı" olarak
bilinen
çalışmasını
yayımladı. Bu
çalışma bilim
dünyasını sarsan
görüşler
içeriyordu.
Kuramın
öngörülerinin
deneysel kanıtlarıysa ancak Birinci Dünya
Savaşı'ndan sonra, Mayıs 1919'da Gine
Körfezi'ndeki Principe adasında ve Brezilya
Sobral'de gerçekleştirilen Güneş tutulması
gözlemleri sonucu elde edildi.
* Karadeliklerin varlığına dair ilk varsayım ortaya atıldı. Alman gökbilimci Karl Schwarzschield , yeterli kütleye sahip cisimlerden kaçış hızının ışık hızına yaklaşabileceğini, bu nedenle doğrudan gözlemlenemeyeceklerini kanıtlamak amacıyla , genel denklemlerden yararlanarak karadelik kuramının temellerini attı. Çekimlerinden ışık dahil hiçbir şeyin kaçamayacağı bu cisimlere karadelik adının verilmesi yaklaşık 50 yıl sonra olacaktı.
* Karadeliklerin varlığına dair ilk varsayım ortaya atıldı. Alman gökbilimci Karl Schwarzschield , yeterli kütleye sahip cisimlerden kaçış hızının ışık hızına yaklaşabileceğini, bu nedenle doğrudan gözlemlenemeyeceklerini kanıtlamak amacıyla , genel denklemlerden yararlanarak karadelik kuramının temellerini attı. Çekimlerinden ışık dahil hiçbir şeyin kaçamayacağı bu cisimlere karadelik adının verilmesi yaklaşık 50 yıl sonra olacaktı.
1913
* Niels Bohr atomun yapısını
açıklığa kavuşturdu ve bunu anlattığı
ünlü makalesini yayımladı. Bohr'un
atom modeli, özellikle hidrojen
atomunun yapısını belirleyen
modeli, önceki klasik modellerden
köklü biçimde farklıydı. Bu model,
kuantum modelini hesaba
katan ilk modeldi ve
tümüyle kuantum
mekaniğine
dayanan
modellerin
öncüsüydü.
1912
1911
* Norveç'li kâşif
Roald
Amundsen, 14
Aralık 1911
günü kendisine eşlik eden 4 kişi ve
54 köpekle güney kutbuna ulaştı.
* Süperiletkenler keşfedildi. Hollandalı fizikçi Heike Kamerlingh Onnes, belirli şartlarda cıvanın süperiletken olduğunu buldu. Sonradan iki düzineden fazla elementin ve binlerce metal alaşımının da süperiletken olabileceği bulundu.
* Ernest Rutherford, atom modelini geliştirdi. Alfa parçacıklarının ince metal levhalardan geçişini inceleyen Rutherfort, alfa parçacığı artı yüklü olduğundan levhadan geçişi sırasında metal atomlarındaki artı yüklerin itici etkisiyle sapmaya uğrayacağını ama parçacığın kütlesi çok büyük olduğu için sapmanın küçük olacağını düşünüyordu. Yapılan deneylerde alfa parçacıklarının gerçekten de genel olarak küçük sapmalar gösterdiği fakat büyük açılarda sapan parçaların da bulunduğu, hatta bazen bir parçacığın yönünü değiştirip geri döndüğü gözlendi. Bu durum o günlerde geçerli olan atom modeline uymuyordu. Böylesine büyük kütleli alfa parçacığını bu denli saptırabilmesi için atomdaki bütün artı yüklerin ve kütlenin çok küçük bir hacimde yoğunlaşmış olması gerekiyordu.. Rutherford, bu fikirden yola çıkarak geliştirdiği atom modelinde atomun, çok küçük hacimli, yoğun ve artı yüklü bir çekirdek ile bunun çevresinde dönen küçük kütleli ve eksi yüklerden oluştuğunu ortaya koydu.
* Polonyalı kimyager Casimir Funk, parlatılmamış pirinçte bulunan ve beriberiyi önleyen maddenin bir tür amin olduğunu belirleyerek buna vitamin adının verilmesini önerdi. Bütün vitaminlerin yapısının birbirine benzediği düşünüldüğünden bu terim kısaca bütün yardımcı maddeler için kullanıldı.
* Süperiletkenler keşfedildi. Hollandalı fizikçi Heike Kamerlingh Onnes, belirli şartlarda cıvanın süperiletken olduğunu buldu. Sonradan iki düzineden fazla elementin ve binlerce metal alaşımının da süperiletken olabileceği bulundu.
* Ernest Rutherford, atom modelini geliştirdi. Alfa parçacıklarının ince metal levhalardan geçişini inceleyen Rutherfort, alfa parçacığı artı yüklü olduğundan levhadan geçişi sırasında metal atomlarındaki artı yüklerin itici etkisiyle sapmaya uğrayacağını ama parçacığın kütlesi çok büyük olduğu için sapmanın küçük olacağını düşünüyordu. Yapılan deneylerde alfa parçacıklarının gerçekten de genel olarak küçük sapmalar gösterdiği fakat büyük açılarda sapan parçaların da bulunduğu, hatta bazen bir parçacığın yönünü değiştirip geri döndüğü gözlendi. Bu durum o günlerde geçerli olan atom modeline uymuyordu. Böylesine büyük kütleli alfa parçacığını bu denli saptırabilmesi için atomdaki bütün artı yüklerin ve kütlenin çok küçük bir hacimde yoğunlaşmış olması gerekiyordu.. Rutherford, bu fikirden yola çıkarak geliştirdiği atom modelinde atomun, çok küçük hacimli, yoğun ve artı yüklü bir çekirdek ile bunun çevresinde dönen küçük kütleli ve eksi yüklerden oluştuğunu ortaya koydu.
* Polonyalı kimyager Casimir Funk, parlatılmamış pirinçte bulunan ve beriberiyi önleyen maddenin bir tür amin olduğunu belirleyerek buna vitamin adının verilmesini önerdi. Bütün vitaminlerin yapısının birbirine benzediği düşünüldüğünden bu terim kısaca bütün yardımcı maddeler için kullanıldı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)